Genetik araştırmalar, dünyanın en ender hayvanlarından olan Şeytan Çukuru balığının 200 yıl değil, en az 50 bin yıldır evrildiğini gösterdi. Balığın korunması için çaba harcayanlar haklı çıktı.
Kuzey Amerika’nın en sıcak ve kurak bölgesi olan Mojave çölünün ortasında yaşayan, Cyrinodon diabolis isimli bir balık dünyanın en nadir hayvan türlerinden biridir. Parlak mavi renkte ve 2.5 cm’den kısa olan bu balığın doğada yaşayan bütün üyeleri, dünya üzerinde sadece tek bir noktada bulunur: 1.8×5.5 m genişliğinde “Şeytan Çukuru” isimli, dışarı ile hiç bir bağlantısı bulunmayan bir doğal havuzda.
Omurgalı canlılar arasında en küçük yaşam alanına sahip bu balık, binlerce yıldır, diğer akrabalarından tamamen yalıtılmış bir şekilde, çölün ortasındaki bu küçücük havuzda yok olmadan hayatta kalmayı başarmış.
KORUMA MÜCADELESİNDE BİR İKON
Tarihsel olarak sayıları 400’ü geçmeyen, günümüzde ise 35 bireye kadar düşmüş olan bu popülasyon, son derece zor koşullara göğüs geriyor. Bunlar arasında 33ºC’ye varan su sıcaklıkları, düşük oksijen seviyeleri ve düzensiz su seviyesi salınımları sayılabilir.
Bu amansız yaşam mücadelesinden dolayı C. diabolis “dünyanın en dayanıklı popülasyonu”, “dünyanın en yalıtılmış canlısı” ve “dünyanın en yalnız ve nadir balığı” gibi çeşitli sıfatlar kazandı.
Şeytan Çukuru balığı, evrimsel sıradışılığın en çarpıcı örneklerinden biri olmakla beraber aynı zamanda kültürel bir mihenk taşı. 1968 yılında Las Vegas şehrinin genişleme planları çerçevesinde, bu mağarayı besleyen yeraltı sularının tarım alanlarına pompalanması Şeytan Çukuru balığını tehlikeye sokmuştu. Balığı kurtarmak için başlayan hukuki savaş 1976 yılında, ABD Anayasa Mahkemesinin kararı ile çevrecilerin lehine sonuçlandı. Bu kararla şehirleşmenin tehdit altında olan türlerin yaşamına zarar vermeyecek şekilde yürütülme zorunluluğu ABD’de ilk defa açıkça beyan edilmiş oldu.
“Çevrecilerin”, “gelişimcilere” karşı kazandıkları bu ilk büyük zafer sadece Şeytan Çukuru balığını korumakla kalmayıp, gelecekte koruma statüsü altına alınacak olan bir çok türün yasal durumunu kuvvetlendirdi.
BALIĞIN KÖKENİ ÜZERİNE ÇELİŞİK BULGULAR
Balığın bu çarpıcı geçmişi bu canlıyı gerçek bir bilim ve çevre ikonu haline getirdi. Aynı zamanda türün evrimsel tarihçesine yönelik temel sorunların ayrıntılı bir şekilde araştırılmasını da sağladı. Şeytan Çukuru balığı ile ilgili en önemli soru, bu balığın en yakın akrabalarının bulunduğu nehirlerden 5 km uzakta, dışarı ile hiç bir bağlantısı olmayan bir çukurun içine nasıl girdiğiydi.
Yapılan ilk araştırmaların sonuçları, balığın çukura Son Buzul Çağı’nda (10-20 bin yıl önce), bugün çöl olan yerlerin büyük göller ve nehirlerle kaplı olduğu bir zamanda girip, daha sonra suların çekilmesi ile burada hapis kaldığı yönündeydi.
Fakat jeolojik bulgular bu sonucu desteklemedi. Bunlara göre Şeytan Çukuru 60 bin yıl önce yer yüzüne açıldı ve bu süreden beri dışarısı ile su bağlantısı bulunmadı.
Öte yandan Şeytan Çukuru balığı üzerine yapılan ilk genetik çalışmalar, bu canlının varsayılanın aksine binlerce yıl önce değil, yalnızca 100 – 200 yıl önce ortaya çıktığını öne sürmüştü.
“ŞEYTAN ÇUKURU BALIĞI İSTİSNAİ BİR TÜR DEĞİL!”
Bu şaşırtıcı sonuçları açıklayabilecek bir dizi hipotez ortaya atıldı. Örneğin Şeytan Çukuru balığının Şeytan Çukuruna son yüz yıl içerisinde kuşlar veya benzeri canlılar tarafından tesadüfen taşındığı öne sürüldü. Bu balıkları besin kaynağı olarak kullanan Amerikan yerlileri tarafından çukura bilinçli olarak bırakıldıkları, yani yapay bir popülasyon oldukları da savlandı.
Bu savların ortak vurgusu, Şeytan Çukuru balığının istisnai ve ikonik bir tür olmadığı, aksine insanlar veya başka canlılar tarafından görece kısa bir süre önce oluşturulan yapay veya geçici bir popülasyon olduğuydu.
Bu bilimsel akıl yürütmenin toplumsal bir karşılığı da oldu. Balığın geçmişi hakkındaki tartışmalar yüzünden, türü korumaya yönelik harcanan yıllık 4.5 milyon dolarlık kaynak ve çabalar da sorgulanmaya başladı .
Dolayısıyla Şeytan Çukuru balığının ne zaman ve nasıl Şeytan Çukuru’na vardığı ve burada türleştiğinin, yani evrimsel tarihçesinin doğru bir şekilde belirlenmesi, mağara sularının ve balığın korunması mücadelesinde son derece önem kazandı.
EVRİM KURAMI + YENİ TEKNOLOJİ = ÇARPICI SONUÇLAR
Günümüzde genetik teknolojilerin hızla ilerlemesiyle herhangi bir canlının genetik kodununun tamamının, yani genomunun çıkartılması mümkün. Genomlar, canlıların gelişmesi, büyümesi, yaşamsal faaliyetlerini yerine getirmesi ve üremesi için gerekli genetik talimatları içermenin yanı sıra, canlının bütün evrimsel tarihçesinin de haritasını barındırıyor. Bu tip çalışmalar, 10 yıl öncenin sınırlı genetik verisiyle yapılan çalışmalardan çok daha güvenilir.
Biyolojik evrim ve popülasyon genetik kuramları genetik materyalin zaman içerisinde nasıl değiştiğini öngörebilir. Dolayısıyla yakın akraba türlerin genomlarını karşılaştırılarak yapılan evrimsel analizler, canlılar arasındaki genetik farklılıklara yol açan veya açmış olan tarihsel, ekolojik ve evrimsel süreçlerinin tespitini sağlar.
Bu ay Molecular Ecology dergisinde yayımlanna bir makalede, evrim kuramı ve genom bilgisi kullanılarak Şeytan Çukuru balığının evrimsel tarihçesi yeniden incelendi. Çalışmada, balığın ne zaman ve nasıl izole olduğuna dair çarpıcı sonuçlara ulaşıldı.
Araştırmacılar Şeytan Çukuru balığı ve yakın iki akrabasının genomlarını dizileyip karşılaştırdı. Yapılan evrimsel analiz, Şeytan Çukuru balığının akrabalarından yaklaşık 50,000 – 80,000 yıl önce ayrılarak farklı bir türe evrildiğini gösterdi.
Bu sonucun en dikkat çekici yanı, Şeytan Çukurunun Mojave Çölünde ilk ortaya çıktığı zamana yani 50,000 – 60,000 yıl öncesine denk gelmesiydi. Yani genetik veriler jeolojik bulgularla uyumluydu.
KORUMA DAVASI GÜÇ KAZANDI
Üretilen kapsamlı genetik bilginin biyolojik evrim kuramı çerçevesindeki analizi, Şeytan Çukuru balığının 100 – 200 yaşında genç bir tür olmadığını, hatta yapılan ilk tahminlerden (10 – 20 bin yaşından) bile yaklaşık 40 – 60 bin yıl daha yaşlı olabileceğini göstermiş oldu.
Bu sonuçlar aynı zamanda balığın mağaranın oluştuğu ilk günden beri Şeytan Çukurunda var olduğunu öngörüyor. Dolayısıyla balığın Şeytan Çukurunda hapis olmasına yol açan etkenle Şeytan Çukurunun açılmasına neden olan etken, aynı jeolojik olay olabilir.
Evrimsel analizler, Şeytan Çukuru balığının tehlikeye giren koruma statüsünü de yeniden kuvvetlendirmiş oldu. Ayrıca bu balığının önceden varsayılandan bile daha istisnai bir tür ve evrimsel sıradışılık olduğunu gösterdi.
Ayrıca biyolojik ve jeolojik sonuçların uyumu, biyolojik evrim kuramının bilinmeyen tarihsel süreçleri öngörebilmede güvenilir ve kuvvetli bir yöntem olduğunu ve doğru koruma stratejileri çizebilmek için evrimsel tarihçenin ne kadar vazgeçilmez olduğunu da hatırlatıyor.
Kaynak: Sağlam v.d., 2016, Molecular Ecology, “Phylogenetics supports an ancient common origin of two scientific icons: Devils Hole and Devils Hole pupfish”, dx.doi.org/10.1111/mec.13732.